Bu büyük adanın tamamını gezme fırsatım olmadı. Kuzey taraflarını görebildim, yani biraz eksik bir "izlenimler" yazısı bu. Belki ikinci bölümü de gelir.
Adanın başkenti ve giriş kapısı, doğuya yani Türkiye sahillerine bakan tarafta bulunan Mitilini. İdari merkez olmanın dışında pek özelliği bulunmadığından Mitilini'ye uğramadan doğrudan adanın en güzel kasabası olan Molivos'a geçiyorum.
Midilli'nin kuzeyinde yer alan Molivos veya resmi adıyla Mithimna dik bir yamaca kurulmuş çok estetik bir yerleşim. Tarihsel adı Mithimna iken Osmanlı döneminde Molivos olarak adlandırılmış ve bu isim geniş kabul görmüş. Yunanistan'ın idaresine geçince tekrar tarihsel adı resmileştirilmiş fakat herkes Molivos'u kullanmaya devam ediyor. Hemen karşı kıyıda bulunan Assos'un durumuna benzettim bunu. Yunanca adı kullanılmasın diye Behramkale'ye dönüştürülmesine rağmen herkes Assos'u kullanmaya devam ediyor.
Bu kadar açıklamadan sonra işte karşınızda Molivos.
Tepede bulunan kale Bizans döneminde inşa edilmiş, Osmanlılar tarafından şu anki haline kavuşturulmuş. Turuncu çatılı taş binaları ile güzel bir manzara oluşturan Molivos'un küçük limanına doğru yol alan balıkçı teknesi size kasabanın ana meşgalesinin ipucunu vermiştir. Tabii, günümüzde ekonomi turizm üzerine oluşturulmuş ancak yine de balıkçılık ve zeytincilik çok önemli. Yazının başında belirttiğim gibi Midilli zeytin ağaçlarıyla kaplı bir ada.
Molivos'un denizden bir başka görünümü ile devam edelim. Başta belirtmemiştim, adaya yelkenli ile vardığımızdan denizden çektiğim pek çok fotoğrafım var.
Yukarıdaki karede de Molivos'un estetik yerleşimi ile kalenin hakim konumu görülebiliyor. Turuncu çatılar Ege güneşinin parlaklığında çok güzel bir renk katıyor manzaraya.
Gelin biraz kasabayı gezelim. Teknemizi mendireğin içinde güvene aldıktan sonra limana bakan bir cafe'de frappe'mizi içip dar sokaklara dalıyoruz. Kasabayı gezmek için güneşin alçalmasını beklemekte yarar var, dik yokuşlar sizi bekliyor Molivos'da.
Kasabanın sahilinin ve mendireğin genel görüntüsü aşağıdaki gibi.
Gördüğünüz gibi deniz şıkır şıkır, kristal gibi ama yüzmek için sahil yok. Fotoğrafın ters yönünde dar bir sahil mevcut aslında, yine de turistler günlük gezi tekneleri ile yakınlardaki nefis bakir koylara gitmeyi tercih ediyor.
Kasabanın merkez sahiline biraz yaklaşalım.
Alabildiğine sade ve mütevazi bir ortam. Birbiriyle uyumlu taş binaların girişlerine yerleşmiş cafe'ler ve tavernalar.
Kasabanın diğer tarafına doğru yürüdüğünüzde şimdi otel olan eski zeytinyağı fabrikasının bulunduğu sahile varıyorsunuz. Gün batımının yumuşak ışığında, sahile kadar inen zeytin ağaçlarının arasına serpiştirilmiş evler ve adanın sahilinin genel görüntüsü aşağıdaki karede.
Evet, artık akşam oluyor. Yemek için bir mekan seçmek lazım. Kısa bir araştırma sonucunda Mari hanımın sahibi olduğu Hamam restoranın doğru adres olduğunu öğreniyoruz. Restoranın denize bakan balkonundaki masamıza yerleşip bol sarmısaklı caciki'lerimizi (tzatziki) ve uzomuzu sipariş ettikten sonra manzarayı içimize çekiyoruz.
İşte bu manzara eşliğinde yemeğimizi yedik. Hazır yeri gelmişken biraz yeme-içmeden bahsedelim. Midilli, Yunanistan'ın en meşhur iki uzo'sunun adası. Adanın güneyindeki Plomari kasabası yakınlarındaki tesislerde Plomarion ve Barbayanni marka uzolar üretiliyor. Mutfak, tipik Ege mutfağı. Gerek mezelerde gerek ana yemeklerde pek çok çeşit bizler için çok tanıdık. Bunu Midilli özelinde değil Yunanistan'ın geneli için söylüyorum. Ortak bir mutfak kültürü hemen anlaşılırken genel olarak lezzet seviyesinin Yunanistan tarafında çok daha yüksek olduğunu söylemeliyim. Bunun sebepleri üzerine uzun bir yazı yazılabilir. Adaları ve Ege'yi çok seven birisi olarak bazı tesbitlerim var elbette, bir ara bunları da paylaşırım. Özellikle deniz ürünleri sevenler için buralar cennet. Enfes yemekler yememize rağmen Yunanistan'da tek eksik tatlılar. Türk mutfağındaki tatlı çeşiti ve lezzetini karşı sahilde pek bulamıyorsunuz.
Tekrar Midilli'ye dönelim. Molivos'un biraz dışına çıktığınızda adanın diğer cazibeli köşelerine ulaşabiliyorsunuz. Doğuya doğru sahilden 10-15km gittiğinizde Skala Sikaminias köyüne varıyorsunuz. Yeşillikler içinde çok sakin, küçücük bir köy burası. Adayı gezerken atlanılmaması gereken bir yer. Biz tekneyle vardığımızdan sahilden bir manzara sunabiliyorum size.
Skala Sikaminias'dan doğuya devam ettiğinizde harika kumsallar sizi bekliyor. Adını bilmediğim böyle bir koyda demirleyip sahildeki tavernada yemek yedik. Beş altı masalı taverna (taverna bir eğlence mekanı değil, yerel mutfağın sunulduğu restoran anlamına geliyor) kimselerin olmadığı bir ortamda nasıl güzel yemekler sundu bize anlatamam. Bu güzel koyun resmini aşağıda sunuyorum. İki turist afiyetle karidesleri, ahtapotları yiyor.
Aslında bu fotoğrafı daha önce Kareler: Yazın Başlangıcı sayfasında yayınlamıştım. Elimde değil, yine yayınlıyorum.
Adanın her tarafında yukarıdaki gibi sessiz, sakin kumsallar bulmak mümkün. Karadan dolaşmak için en iyi yöntem bir araba kiralamak. Lüks aramayın; bozulmamış sahiller, sevimli köyler ve kasabalar ve tabii lezzetli yemekler sizi bekliyor burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder