istanbul

istanbul

Kareler: Gökçeada

Kuzey Ege'de, Çanakkale Boğazı'nın hemen dışında kendi halinde bir toprak parçası olan Gökçeada'ya kısa bir ziyaretim oldu. Yakın bir dostumun satın alıp restore etmeye çalıştığı evini görmek amacıyla gerçekleştirdim bu kaçamağı.

Aslen nüfusunun neredeyse tamamının Rumlar'dan oluşmasına rağmen herkesçe bilinen ama bilinmeyen süreçler sonunda kendi halkını yitirip özellikle Doğu Karadenizli vatandaşlarımızın göç etmesine uygun görülen ada bugün hala kişiliğini kaybetmeme mücadelesi veriyor ve ağır hasar almasına rağmen kültürel varlığını sürdürüyor.

Feribot ile adaya varıp merkez diyebileceğimiz yerleşim birimine geldiğinizde gördüğünüz manzara günümüzün herhangi bir Anadolu kasabasına ait; yerel bir dokunuş bulabilmek için çok uğraşmanız lazım. Biraz daha yol alıp Zeytinli köyüne vardığınızda ise çok daha kişilikli bir yere ulaştığınızı hemen farkediyorsunuz. Sırtını bir yamaca dayamış sevimli bir köy var karşınızda. Bol yeşillik içinde Zeytinli köyü işte sizi böyle karşılıyor.



Resmin en sağında görülen büyükçe bina arkadaşımın aldığı eski zeytinyağı fabrikası. En öndeki penceresiz yapı ise köyün iki kilisesinden biri.

Köyün dik ve taşlı yolundan yukarı tırmanıp merkezine geldiğinizde yolunuz Panayot'un kahvesinin önünden geçiyor. Bir uğrayıp dibek kahvesini içmemek olmaz doğrusu. Kendisini benim için kahve yaparken fotoğrafladım.


Gördüğünüz gibi herşey pırıl pırıl, özenli. Burada oturunca insanın nostaljik titreşimler hissetmemesi mümkün değil. İleri yaşına rağmen Panayot bey son derece titiz çalışan bir insan.

Kahvenin biraz ilerisinde ise kaldığımız güzel otel, Zeytindalı bulunuyor. Bu butik otelin keyfi köyün bütünü ile uyumlu bir ortam sunuyor. Sakin, huzurlu, sıcak.


Yukarıdaki resim otelin girişini ve restoranını gösteriyor.

Köyün içinde gezindiğinizde ister istemez bir hüzün hissediyorsunuz. Terkedilmiş binalar Ege'nin canlı ada kültürü ile bağdaşmıyor. Ancak son zamanlarda adaya geri dönüş başlamış ve derin bir uykudan uyanış misali köy sokaklarında tekrar bir hareketlenme belirmiş.

Köyün ilkokulu olan binanın hali insanın içini acıtıyor. Neyse ki bu sene restore edilip tekrar eğitime açılıyormuş.


Büyükçe bir ada olan Gökçeada'yı gezince özelikle bakir kumsallar dikkatinizi çekiyor. İronik bir şekilde "Laz koyu" olarak adlandırılan kumsal bakın nasıl uysal ve bozulmamış bir görüntü veriyor.



Hayranı olduğum Ege'nin mahçup hazinelerinden birisi olan Gökçeada'dan kareler şimdilik bu kadar.