Başka şehirleri, ülkeleri anlatmak kolay da insanın doğup büyüdüğü şehir hakkında ahkam kesmesi çok daha zor. Genellikle bizler istanbul hakkında olumsuz şeyler aktarmaya öncelik veririz. Ne de olsa az cefasını çekmiyoruz bu koca şehrin.
Epeyi fotoğrafım olduğu halde İstanbul hakkında "izlenimler"im henüz yok. Bunun yerine İstanbul'dan iki kare sunmayı tercih ettim. Birinci kare zamana direnen eski ile umursamazca kendini ortaya koyan yeniyi, fırtına bulutlarının altında gösteriyor. İstanbul'un silüeti sayıları durmadan artan yüksek binalar ile şekil değiştiriyor. Boğaziçi bile son on-onbeş yılda çok değişti.
Sevelim veya sevmeyelim durum budur!
Bir de Taksim'in tepeden görüntüsü var. Bir süre önce Atatürk havalimanına inerken içinde olduğum uçak küçük bir İstanbul turu yapmıştı. Taksim ve çevresini ucu ucuna fotoğraflayabildim.
Binaların kargaşası içinde AKM ve The Marmara oteli hemen dikkat çekiyor. En sağda, Sıraselviler ve İstiklal caddelerinin kesiştiği üçgende bulunan Aya Triada kilisesi de çok güzel bir yapı olmasına rağmen önüne set gibi çekilmiş binaların arkasına saklandığından ancak havadan bakıldığında takdir toplayabiliyor.
Bakalım ilerleyen seneler içinde bu fotoğraftaki Taksim yaşayabilecek mi yoksa çılgın bir proje ile yeniden mi üretilecek?
Güncelleme (2014) : Bahsettiğim gibi bir proje hayata geçirildi ve Taksim meydanı yukarıdaki fotoğrafta görülen halini kaybetti. AKM de kaderine terk edildi. Bakalım işin sonunda nasıl bir Taksim'imiz olacak?
Çetin Altan'ın deyişiyle "Enseyi karartmayalım!"
Güncelleme (2020) : Taksim meydanı artık tamamen başka bir mekan oldu. AKM yıkılıp yerine yeni bir konser salonu yapılıyor. Tam karşısına ise devasa Taksim Camisi konduruldu. İki binanın ortası dev bir beton denizi olarak duruyor.