Yeni Olympus'uma alışmaya çalışırken sağda solda fotoğraflar çektim.
Bu makina için öncelikli olarak söylenmesi gereken şey aşırı derecede kişiselleştirilebilir olması. Menülerin görünümünden pek çok düğmenin fonksiyonuna kadar bir sürü özelliği tercihlerinize göre ayarlayabiliyorsunuz. Bu yetenek o kadar ileri gitmiş ki kullanma kılavuzunu iyice okumadan işin içinden çıkamadım. Makinemi istediğim kıvama getirmem epeyi zamanımı aldı ama galiba artık sistem oturdu.
En baştan söyleyeyim, ne kadar iyi makinem olursa o kadar iyi fotoğraf çekerim diye düşünenlerden değilim. Bence en iyi fotoğraf makinesi yanımda olabilen ve huyunu suyunu bildiğim makinedir. Bu nedenle, bir sürü objektif, flaş, tripod vs. taşıyanlardan değilim. Yanımda ne kadar az sayıda ekipman olursa kendimi o kadar rahat hissediyorum. Daha önce Teknik: Kullandığım teçhizat bölümünde yazdığım gibi koruyucu objektif kapağı bile kullanmıyorum.
Tekrar dönelim Olympus xz-2'ye. Ivır zıvır teknik özellikler ile satırları doldurmayacağım. İstisnai durumlar dışında her zaman P (Program) modunda çekim yapıyorum ve makinanın renk, ışık, keskinlik vs. ayarlarını mutlaka kendi zevkime göre baştan ayarlarım. Olympus'un aşırı detaylı menüleri içinde istediğim ayarları yapmak normalden fazla zaman aldı. Ancak galiba istediğim yere geldim.
İşte birinci deneme fotoğrafım. İşimle ilgili olarak Almanya'dan gelen bir misafirimi karşılamak amacıyla Atatürk havalimanında beklerken çektim bu resmi.
Yapay ışıklandırmaya rağmen oldukça güzel renkler yakalayabildim. Otomatik ISO özellliğini kullanıyorum, böylece loş ortamlarda ISO değeri yükselip titreme olasılığı düşüyor. Ancak üst değeri ISO 400 ile sınırladım. Olympus xz-2 gibi kompakt bir makine için bence bu değer üst limit. Daha yükseğe çıktığınızda grenlenme kaçınılmaz oluyor. Binlerle ifade edilen ISO değerlerine itibar etmemenizi öneririm. Nikon D5100 makinemde bile azami ISO değerim 800'dür.
Sonraki resmim bir restorandaki masamızda bulunan vazo içindeki bahar çiçekleri. Yine kapalı ortam ve yapay ışıklandırma olmasına rağmen güzel bir renk dengesi mevcut.
Olympus xz-2'nin 1:1.8-2.5 objektifi en önemli özelliği. Bol ışık sağlayan bu iddialı objektif loş ortamlarda işinizi gerçekten kolaylaştırıyor. Yukarıdaki fotoğraf buna güzel bir örnek.
Bir sonraki deneme fotoğrafım Beşiktaş Akaretler semtinde çektiğim bir poz. Bence bu fotoğraf Olympus xz-2 için iyi bir referans oldu. Küçük sensörlü makinelerin en büyük sorunu kısıtlı dinamik ışık aralığıdır. Yani, en aydınlık ve en karanlık bölgeler arasındaki alanın detaylar kaybolmadan olabildiğince geniş bir ışık skalasını kapsayarak resimlenebilmesi. Aşağıdaki resim öğleden sonra çekildiğinden, gölge alanlar ile güneşli alanların arasındaki yüksek aydınlık farkı makineyi zorluyor. Yine de Olympus xz-2 oldukça başarılı bir resim çıkardı. Fotoğrafın hiç bir bölgesi aşırı karanlık veya aşırı aydınlık değil.
Yukarıdaki resimlerin bence ortak özelliği keskinlikleri. Olympus xz-2 gerçekten çok net fotoğraflar çekiyor. Bazen çok loş ortamlarda başarısız olduğunu farkettim ancak bu durumda da manuel netlemeye imkan tanıdığından benim için bir problem yaratmadı.
Yeni makinem şimdilik iyi gidiyor. Daha fazla örnek resim ilave etmeye çalışacağım. Teknik detaylara hiç girmiyorum çünkü internet zaten bunlarla dolu. Benim için önemli olan makineyi elime aldığımda neler yapabildiğim. Size de tavsiyem anlamsız teknik karşılaştırmalara hiç girmemeniz. İmkanlarınız dahilinde ve kullanım şeklinize uygun bir makine edinin ve ona alışıp uzun süre kullanın. Çok megapiksel, yüksek ISO gibi pazarlama oyunlarına kurban olmayın. Alıştığınız makine ile uzun süreli bir aşk yaşayın ve kendiniz ifade etmeye gayret edin.
Not: xz-2 fotoğrafı Olympus web sitesinden alınmıştır.
Güncelleme: Olabildiğince zorlayıcı koşullar bulup deneme fotoğrafları çekmeye devam ettim. Güneş batmak üzereyken Boğaziçi'nin yeni silüetine katkıda bulunan binaların fotoğrafı oldukça başarılı sonuç verdi. P (program) konumunda, ISO 100, F8, 1/160 saniye değerlerinde ve 24mm (azami değer) zoom yaparak çektim bu resmi.
Digikam'de biraz ışık ayarlaması yapayım dedim ama neredeyse hiç değişiklik yapmadım. Makineden çıktığı haliyle gayet dengeli bir fotoğraf oldu.
Bir de gece fotoğrafı çekmek istediğimden aşağıdaki boğaz manzarasını kareledim. Bu sefer çok tatmin edici sonuç alamadım. Öncelikle bir miktar netlik sorunu var. Gece fotoğraflarını Nikon D5100 ile tripodsuz çekmeye alıştığımdan aynı şeyi xz-2 ile de yapabilirim zannettim ancak küçük boyutları yüzünden xz-2'yi DSLR gibi elimde sımsıkı tutmak mümkün olmadı. Bir de, ISO değeri 400'de olduğu halde hafif grenlenme görünüyor. Renkler fena değil ama gönlümden geçen şıkır şıkır gece manzarası çıkmadı. (Karşılaştırma için İzlenimler: Singapur'daki gece manzaralarına bakınız) Tabii, xz-2'ye haksızlık yapmayalım. Zaten her yönüyle bir DSLR makine ile yarışabilecek olsa o koca makinelere ve objektiflere ne gerek kalırdı.
Yukarıdaki fotoğrafı yine P konumunda, ISO 400, F1.8, 1/13 saniye değerinde ve 6mm geniş açı ile çektim. Bu değerleri yakalayabilmek için pozlamayı -1.0 EV düşürdüm. Digikam'de de hafif ışık dengelemesi yaptım.
Olympus xz-2'nin otomatik panorama çekme özelliği yok ancak panorama hazırlamak için yardımcı oluyor. Peşpeşe çekim yaparken, fotoğrafların kenar bölümlerinin üst üste denk düşmesini sağlayacak bir ekran şablonu var. Daha sonra bu fotoğrafları bilgisayarda birleştirmek gerekiyor.
Aşağıdaki panoramayı kolaylıkla yaptım. Üç fotoğrafın birleşmesinden oluşuyor bu resim. Üzerine tıklayıp biraz daha büyük olarak görebilirsiniz.
Güncelleme: xz-2'nin ilginç bir özelliği (belki diğer Olympus'larda da vardır) "gradation control" seçeneği. Makinanın daha önce bahsettiğim dinamik aralığını yüksek tutmak için menüden veya kontrol panelinden erişebildiğiniz bu ayarın çok faydalı olduğunu keşfettim. Dinamik aralığı arttırmak en koyu ve en parlak bölümler aralığında yarı aydınlık diyebileceğimiz alanın detayını çoğaltıyor. Gradation conrol seçeneğinde "auto"yu seçtiğinizde dinamik aralık bariz şekilde genişliyor. Tabii bunun bir bedeli var, grenlenme artıyor. Ancak loş bir ortamda çekim yapmıyorsanız bu farkedilmeyen seviyelerde kalıyor. Dolayısıyla, bol ışıklı ortamlarda gradation seçeneğini "auto" olarak ayarlamak, ortam ışığı azaldığında ise "normal" veya "low" seçeneğini tercih etmek iyi sonuç veriyor. Normal seçeneği aslında herhangi bir değişikliğe sebep olmuyor.
Arka yüzdeki "OK" tuşuna bastığınızda ana ekranda beliren panel çok kullanışlı. bir daha menülere dalmadan çekim sırasında ihtiyacınız olan bütün kontroller karşınıza çıkıyor. Dijital makinelerde durmadan menülere girmek zorunda kalmak çok rahatsız edici ve kafa karıştırıcı bir durum; bana çok antipatik geliyor. Bu yüzden xz-2'nin bu panelinden çok memnun kaldım. Panelin görünümü şöyle:
Bu fotoğrafı Samsung telefonum ile çektim. Eh, paneli gösteriyor işte. Çekim modlarından renk ayarlarına kadar herşeye müdahale edebiliyorsunuz. Daha önce bahsettiğim "gradation" kontrolu sağ tarafta "NORM" seçeneği ile görülüyor.
Çekim sırasında en çok kullandığınız kontrolleri makinenin üzerindeki düğmelere atayabiliyorsunuz. Objektifin etrafındaki kadran ile de iki ayrı fonksiyonu kontrol edebiliyorsunuz. Ben pozlama değeri (+/-) ve manuel netlemeyi atadım bu kadrana. Geri kalan tüm değişkenler de yukarıda görülen panelde. Kısa bir alışma süresinden sonra çok pratik geliyor bu sistem. Akıllıca.
Güncelleme: XZ-2 ile çektiğim Olympus OM-D E-M5 ve Panasonic 14-140 kombinasyonu fotoğrafımı burada görebilirsiniz. Belçika'dan bazı kareler de burada.
Güncelleme: XZ-2 ile raw olarak yaptığım çekimler bence çok iyi sonuç verdi. Kareler: İstanbul - iv sayfasında raw çekip Rawtherapee ile jpg'ye çevirdiğim fotoğrafları görebilirsiniz.