Göcek körfezi yeşilin pırıl pırıl sularla buluştuğu doğa harikası koylarıyla Anadolu kıyılarının en seçkin mekanlarından biridir. Aslında, bu koyların sadece Anadolu'nun değil Dünyanın en nadide güzellikleri arasında olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu hazinenin ne kadar değerini bildiğimiz çok şüpheli. Maalesef güzellikleri tüketip bitirme konusunda çok yetenekli olduğumuz ortada.
Göcek koylarında sadece iki günlük bir yelken gezintisi yapma fırsatım olduğunda hemen koşulları zorlayıp bu imkanımı kullandım. Yakın bir arkadaşımın yelkenlisi ile kısa da olsa bu cennette bulunma şansını geri tepemezdim doğrusu.
Körfezin batısında bulunan Küçük Sarsala koyunda geçirdiğimiz ilk gecenin sabahında pırıl pırıl bir güne uyandık. Karadan yolu olmayan bu koydaki restoran sadece yelkencilere hizmet veriyor. Teknelerin yanaştığı iskeleden koydaki restoranın görünümünü aşağıda sunuyorum.
Çam ağaçları altında, kristal berraklığındaki suya bakan bir mekan. Tertemiz havayı içinize çekerken yaşadığınıza şükrediyorsunuz.
Teknelerin bağlandığı uydur kaydır iskelenin üzerinde duran bir koltuk insanı başka alemlere götürecek bir manzara oluşturuyordu. Özellikle büyük şehir hayatı yaşayanların düşünmesi gereken bir konu, şöyle bir önlerine baktıklarında ne kadar uzağı görebildikleridir. Geleceği tahmin etmek gibi mecazi bir anlamdan bahsetmiyorum, gözünüzü ileriye çevirdiğinizde fiziksel olarak gördüklerinizi kastediyorum. Manzaranız ya apartman bloklarıdır ya da hava kirliliği ile bulanmış belirsiz bir mesafedir. Oysa derme çatma iskelenin üzerindeki bu koltuğun manzarası cennetten bir görünümdü.
Böyle bir koyda mesela aşağıdaki gibi bir manzaraya bakıyor olabilirsiniz. Güzel bir yelkenli tekne, rüzgarla dolmuş yelkenlerinden aldığı güçle suları yararak ilerliyor. Doğanın gücünü, yani rüzgarı, doğadan izin alarak ve onun düzenini bozmadan kullanmanın en güzel örneğidir bu. İzin istemelisiniz, çünkü bazen doğa koşulları bu işi yapmanıza izin vermez. Böylesi bir durumda inat ederseniz ağır bir bedel ödeme olasılığınız yüksektir.
Doğayla uyum içinde olduğunuz sürece keyfinize diyecek olmaz.
Sarsala'dan sonra durduğumuz Hamam koyundaki konaklama tesisi de benzer bir güzellik sunuyordu. Kapı dağına sırtını dayamış olan sakin koy yeşilin binbir tonu ile ziyaretçilerini karşılıyor.
Buraları ziyaret etmek için en güzel mevsimin yaz başı ile yaz sonu ve erken sonbahar olduğunu hatırlatmakta fayda var. Hem aşırı sıcaklardan hem de aşırı kalabalıktan kaçınmış olursunuz bu şekilde.
Kısacık turumuzu bitirdikten sonra Göcek'teki marinaya döndük ve teknemizin bakıma ihtiyacı olduğundan karaya çekilmesini ayarladık. Göcek'teki profesyonel ekip hızlıca teknemizi vince sokup daha eşyalarımızı bile toplamadan tekneyi kaldırmaya başlamıştı.
Bu anı da aşağıdaki gibi fotoğrafladım.
Tekneler de aynı otomobiller gibi düzenli bakım istiyor. Tabii, hem zorlu hem de masraflı oluyor bu bakımlar. Zaten bu yüzden amatör denizcilerin sıkça söylediği bir söz vardır: En güzel tekne arkadaşının teknesidir!