Görsel içerik olarak fotoğraf mı yoksa sinema mı daha etkilidir diye sorduğumuzda herhalde sinema diyenler daha fazla olacaktır. Dinamik olanın statik olana üstünlüğünden bahsedebiliriz. Tabii, sinemanın seyredeni etkilemek için fotoğrafta var olmayan araçları ve yöntemleri var. Bunların en başında ses ve özellikle müzik geliyor. Bir fotoğrafı da müzik eşliğinde seyredebilirsiniz ancak sinemadaki gibi bir beraber işleyişi yaratmak pek mümkün değil.
Sinemanın önümüzde kurgulayabildiği hayal dünyasının etkisini bir örnek ile göstermek istiyorum. İngiliz oyuncu Alan Rickman'ı çay poşetini bardağa koyarken gösteren video, sıradan ve gayet sıkıcı bir sahnenin müzikle desteklenmiş ağır çekim sayesinde nasıl bir dönüşüme uğrayabildiğini ispatlıyor. Aslında bakmaya bile değmeyecek bir "olay" aksiyonvari bir hava ile sunulup bu "saçmalığa" uygun bir şekilde sonlandırılıyor.
Karşınızda David Michalek tarafından hazırlanan çay saati.
Olup giden ile bizim algıladığımız veya bize algılatılan arasında bundan büyük fark olabilir mi? Belki de yönlendirilmeye düşündüğümüzden daha fazla açığızdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder